fbpx
Otomobilog

Sürüş İzlenimi, Ticari Araçlar

Ford Ranger: Muhafız geri döndü

Ford, 1948 yılından bu yana pick-up geleneğini bozmadan devam eden markalardan ve bu geleneği Avrupa’ya taşıyan bir marka. Bugün ise karşımızda dördüncü nesil Ranger duruyor.

Ford, 1948 yılından bu yana pick-up geleneğini bozmadan devam eden markalardan ve bu geleneği Avrupa’ya taşıyan bir marka. Bugün ise karşımızda dördüncü nesil Ranger duruyor. Ve bu kez çok daha yakışıklı bir pick-up olarak. Kabul etmek gerekir ki Mazda ile ortak üretilen ikinci ve üçüncü nesil Ranger’lar daha Uzakdoğulu hissettirirken bu kez bunu üstünden atmış. Daha kaslı bir görünüme kavuşan Ranger’ın boyu 5359 mm, genişliği 2163 mm, yüksekliği ise 1815 mm olarak açıklanıyor. 80 cm derinliğe kadar sudan geçebilen Ranger’ın yerden yüksekliği ise 229 mm. 

Dördüncü nesil Ranger’ın kabini ise önceki nesillere göre çok daha kaliteli. Kullanılan malzeme kalitesi yükselirken donanım olarak da zenginleşmiş. Önde yolculuk edenler için sunulan hacim neredeyse D segmenti bir otomobille aynı. Bu esasında birçok pick-up için farklı değil. Fakat arka koltuklara geçtiğimizde Ranger farkını gösteriyor. Zorunlu dik oturma pozisyonunu saymazsak arka koltuklar bir C segmenti sedan kadar geniş. 

Ranger’ın motor bölmesinde ise çift turbolu bir dizel motor bulunuyor. 2.0 lt hacmindeki motor, 3750 d/dak’da 213 bg güç ve 1750-2000 d/dak’da 500 Nm tork üretiyor. Motor ürettiği gücü 10 ileri otomatik şanzıman ile yere aktarıyor. Boş ağırlığı 2316 kg olan Ranger bu motorla birlikte hiç zorlanmadan harekete geçebiliyor. Üstelik bunu yaparken ortalama yakıt tüketimi şehiriçi kullanımda 10 lt/100 km’yi de geçmiyor. Ağırlığı ve performansı göz önünde bulundurulduğunda bu rakam normal olarak kabul edilebilir. 

Ford Ranger’ın sürüşü de eskiye oranla gelişmiş. Artık daha konforlu bir sürüşe sahip olan Ranger’da gövde salınımı daha az hissediliyor. Arka süspansiyonda yine yaprak yaylar kullanılsa da yapılan geliştirmeler etkisini göstermiş. Yol tutuşu da önceki nesillerle kıyaslandığında iyileşmiş. Üst hızlara kolayca tırmanabilen Ranger’ın vites geçişlerini hissettirmeyen şanzımanı da beğendiğimiz yönlerinden birisi oldu. Direksiyon hissi artırılan Ranger, ani manevralarda bile dengesini korumayı başarıyor. Test otomobilimiz yaklaşık 40 bin km’de olmasına rağmen içeride, trim’lerden kaynaklı sesler yok denecek kadar azdı.

Eğer hem şehiriçinde rahatça kullanabileceğiniz, hem de doğada size eşlik edecek bir araç arıyorsanız Ford Ranger’ı incelemeden karar vermemenizi öneririz.